Yurt dışında marka tescili, özellikle yurt dışı fuarlara katılan firmalarımız için üzerinde titizlikle durulması gereken önemli bir konudur. Net bir şekilde ifade etmek gerekirse, yurt dışı işlemleri büyük bir emek, dikkat ve maliyet gerektiren süreçlerdir. Bu nedenle, her aşamada dikkatli olunması oldukça kritiktir.
Yurt dışında marka tescili firmalara ne kazandırır?
Yurtdışı marka tescili, maddi avantajların yanı sıra, firmanın uluslararası alanda kazanacağı “prestij” açısından da büyük önem taşır. İhracat yapılan pazarlara ürünlerin daha rahat giriş yapabilmesi, gümrüklerde yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesi, üçüncü şahısların sunulan hizmetleri engelleme girişimlerinin bertaraf edilmesi gibi avantajlar sağlar. Aynı zamanda, fuar ve ticari etkinliklerde sunum araçlarının toplatılmasının önüne geçmek de marka tesciliyle mümkün hale gelir.
Buna ek olarak, yurt dışı pazarlarda markalaşma; ulusal ve uluslararası pazarlarda güçlü bir hakimiyet, yasal hakların korunması, dış piyasalarda daha etkili tanıtım, taklitlerin önlenmesi ve uluslararası anlaşmaların getirdiği yaptırımlarla marka haklarının daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlar.
Başvuru yaparken nelere dikkat edilmeli?
Marka tescil süreci, uzun vadeli ve özenle yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bu sürecin doğru yönetilmesi, resmi kurumlarca yapılacak incelemelerde risklerin minimize edilmesini sağlar. Marka sahiplerine verilen vekillik hizmetlerinde, alınan önlemler ve yapılan yönlendirmeler büyük bir rol oynar.
Başvuru öncesinde, markanın yurtdışında tesciline dair ihtiyaç analizinin yapılması önemlidir. Bu analiz sonucunda uygun tescil sistemleri seçilerek, doğru bir yol haritası belirlenmelidir. Ayrıca, markanın herhangi bir olumsuz karar doğurabilecek ifadeler içermemesi, faaliyet alanına giren sınıfların dikkatle seçilmesi, ilgili ülke kanunlarına uyulması ve uzman kişilerle çalışılması bu süreçte dikkat edilmesi gereken diğer önemli hususlardır.
Markamı yurtdışında nasıl koruma altına alabilirim?
Marka korumasının ilk adımı şüphesiz ki “marka tescili”dir. Ancak hangi ülkelerde tescil yaptırmak gerektiği, yapılacak analizlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Tescil sistemi belirlendikten sonra gerekli başvuru süreci başlatılmalı ve ilgili ülke veya topluluk nezdinde başvuru yapılmalıdır.
Tercih edilebilecek marka tescil sistemleri arasında:
- Ülkesel Marka Tescili: İlgili ülkenin kendi tescil sistemine başvuru yapılır.
- WIPO (Madrid Protokolü) Kapsamında Marka Tescili: Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün yürüttüğü bu sistem, birden fazla ülkeye aynı anda başvuru yapılmasına olanak tanır.
- EUTM (Avrupa Birliği Markası) Tescili: Avrupa Birliği’ne üye ülkeler için geçerli olan bu sistem, toplu tescil imkanı sunar.
- OAPI ve ARIPO: Afrika’daki bölgesel marka tescil sistemleridir.
Marka tescili yeterli mi?
Pek çok yatırımcı, markanın tescille korunacağını düşünse de, tescil sonrası markanın izlenmesi de oldukça önemlidir. Birçok ülkede benzerlik incelemesi yapılmadığından, marka izleme hizmeti sayesinde markaya benzer başvurular tespit edilebilir ve itiraz süreçleri başlatılabilir.
Ayrıca, markaların aktif kullanılmaması durumunda, tescilin iptali söz konusu olabilir. Bu yüzden markaların ilgili pazarda aktif olarak kullanılması, yasal hakların korunması açısından kritik bir öneme sahiptir.
Yatırımcılar teşviklerden nasıl faydalanabilir?
Bazı kamu kurumları ve özel kuruluşlar tarafından çeşitli programlar kapsamında yatırımcılara teşvikler sağlanmaktadır. Bu teşviklerden faydalanabilmek için gerekli başvuruların yapılması ve dokümanların eksiksiz sunulması gerekmektedir.
Sonuç olarak:
Yurtdışında marka tescili yapmayı düşünen Türk yatırımcılar, öncelikle kendilerine en uygun tescil sistemini belirlemeli ve tescil sürecine başlamadan önce gerekli analizleri yapmalıdır. Profesyonel danışmanlık alarak, zaman ve maliyetten tasarruf sağlayabilir ve doğru adımları atabilirler.